Zamanımızdan 800 sene önce kadar bu günkü ŞAP sitesi yerinde yani Kayran
mevkiinde Boncuktaş adı ile kurulmuştur. Kütahyalı Evliya Çelebi seyahatnamesin
de bu köyün şap sayesin de müreffeh bir hayat sürdüğü yazılmaktadır. 1463
yılında köyün kuzey batısında Karacakaya dağında şap madeni bulunmuştur.
Osmanlılar Şap madenine çok ehemmiyet vermişler ve buraya büyük bir işletme
haline çevirmek istememişlerdir. En yakınında Boncuk köy bulunmaktadır. Şap
madeni buluşundan sonra köy suretle gelişmeye başlamıştır. Köyün zenginliği
çevreye yayılmış olduğun dan sık sık eşkıya baskınları uğramıştır. Savunmaya
elverişli olmayan eski yerinden daha güvenilir bir yer olan bugünkü yerine
çekildiği halde, eşkıya baskınlarının arkası gelmemiştir. Şap işletmesine köyün
nüfusu yetmemiş ve bunun üzeriden Padişah ferman yayınlayarak, tüm imparatorluk
topraklarından insanlar davet etmiştir.Halkı, köyün kurulmasına yardım eden ilk
yerliler ve Boncuktaş'a sonradan gelenler olarak iki kısma ayırmak mümkündür. O
kadar ki buraya gelenler, VERGİDEN, ARKESLİKTEK, CEZADAN MUAF TUTULMUŞLARDIR.
Halkı iki kısma ayırmak mümkündür.
1-Köyün kurulmasına yardım eden ve tamamlayan
asıl ilk yerliler ki,gelişleri kesinlikle bilinmemektedir.İlk gelenlerin tarım
ve hayvancılıkla uğraşmış olmaları ve hayvancılığın halen devam etmesi; eski
dokuma ve örmelerden, beden ve yüz yapısından,şiveden Yörük asıllı oldukları
tahmin edilmektedir. Köyü ilk kuranların kaç kişiden ibaret oldukları
bilinmemektedir. Ancak Evliya Çelebi Seyahatnamesindeki “ Orada küçük bir köy
var ki ” deyimi ve o zamanki yerleşme alanında olduğu genel bir tahmin
neticesidir.
2-Boncuktaş'a sonradan gelenler Boncuktaş
köyüne şap ocakları çalışmaya başladıktan sonra halk eşkiya baskınlarına karşı
savunma tedbirleri almışlardır. Bu tedbirler çevrede Boncuktaş yaşamak için
güvenilir ve paralı bir yer olduğu izlenimi vermiştir. Vergi
toplanması,erkeklerin askere alınması çevre halkının Boncuktaşa yerleşme
arzusunun kamçılayan etmenler olmuştur. Eşkiya baskınından kaçan çevre halkı,
padişahın zulmünden kaçan siyasi mahkumlar, köye gelerek yerleşmişlerdir. Şap
işinde çalışarak geçimlerini sağlamışlardır. Boncuktaş’ın nüfusun artması ile
birlikte eşkıya baskınlarına karşı savunma gücünün arttığını düşünen ilk
yerlilerin yeni gelenlere karşı mülayim davranmaları, sonradan gelenlerin
Boncuktaş köyünde yerleşmelerini ve asıl yerli halk ile kaynaşmalarını sağlayan
başlıca etmen olmuştur. İlk yerliler ile sonradan gelenleri halkın ruh yapısın
da halkta siyasi kanı ve düşüncelerinden ayırt etmek mümkündür.
a-Köyün bu günkü yerine çekilmesine şap
ocaklarına daha yakın olmasına da sebep olmuştur.
b-O zamanda tahminen 800 yıl önce yerleşme
alanının ormanlık olduğu anlaşılmaktadır.
c-Bu günkü ULU CAMİİ bile yerinden kesilen çam
ağaçları ile yapılmıştır. Bundan da anlıyoruz ki yerleşme yeri ormanlıktı.
Şap madeninin bulunmasın dan sonra 1405
köyün adı ŞAPHANE olmuştur.İmparatorluk ve Cumhuriyet devrinde isim değişikliği
olmamıştır. Şaphane’de bulunan ve işletilen şap madeni Avrupa devletlerine sevk
edilmesi para getirdiğinden Şaphane’nin saray yanında ayrıcalık yapılmasına yol
açmıştır. Uzun süre vergi toplanmamıştır.
Tanzimat'a kadar Şaphane;"Şaphane-idari Amire Müdürlüğü" adı altında
doğrudan saraya bağlı olarak idare edilmiştir.Bu şekilde doğrudan İstanbul
bağlanan ilk yerleşim merkezidir. Halen ilçemiz halkı Birleşmiş Milletler
gibidir. Bugün bile bu aileler CENEVİZLİLER ( Çinizliler )TUNUSLAR, (
Tönüsler )KARADAĞLILAR, TİROLLAR, ÇANKIRILILAR( Şankırlar ) lakapları
ile birlikte halen yaşamaktadırlar. Şiveleri çevreye uymakta daha çok İstanbul
Türkçe'si ile konuşmaktadırlar. Bir önceki nesil, daha arı bir İstanbul
Türkçe’sine tam hakimdi. Yani ilçemiz çok ilginç ve derin tarihi vardır.
Tanzimat'tan sonra memlekette yapılan idari reform sırasında Şaphaneyi-idari
Amirliği kaldırılmış bucak haline gelmiştir.
Cumhuriyet Döneminde önceleri bucak olan
Şaphane,
19 Haziran
1987 tarihinde çıkarılan 3392 sayılı kanunla ilçe olmuş, ilk kaymakamın
26 Nisan
1988 tarihinde göreve başlamasıyla resmen ilçe statüsüne kavuşmuştur.
Şaphane’de zamanın silemediği izler:
Şaphanenin Kuzey-Batı ve Güney yönlerinde uzanan 100 hektarlık alanda 14. yy şap istihlal edildiğini, özellikle görmek mümkündür
Alan ocak, Beş Pınar, Taban, Kızıl Şaphane,
İslamoğlu İni, Akkum, Kanlı Mağara, Derin Mağara, Rahat Pınarı yörelerindeki
eski çalışmaların izlerini bu günde görmek mümkündür.
(NOT:
ALAN OCAK, İLK ŞAP ÇIKARTILAN, OÇAKLARDAN BİRİDİR. BURASI ŞİMDİ BU TARİHİ
ÖZELLİĞİ BİLİNMEDEN " KENT ORMANI " YAPILMIŞTIR. BU KENT ORMANI'NDA, BURASINI
İLK ŞAP OÇAĞI OLDUĞUNU BELİRTİR VE HALEN MEVCUT OLAN OCAK ARTIKLARININ BULUNDUĞU
YERE" İLK ŞAP OCAĞI BURASIDIR " LEVHASI YER ALMALIDIR. BÖYLECE BİR TARİH YOK
OLMASI YERİNE, ORAYA BİR ÖZELLİK DAHA KATACAKTIR )
Şapın Tarihçesi: 1463 yılın da Şaphane de şap
ocakları çalıştırılmakta olduğunu ve ilkel metotlarla şap istihsal edildiğini ve
Türkiye ansiklopedisinin 10.cildindeki bu konuya ait başlık taşıyan bir yazıdan
anlıyoruz. 1405 Şaphane
adıyla yerleşim merkezi kurulmuştur. Buraya İmparatorluk çok ehemmiyet vermiş,
her türlü mükellefiyetten muaf tutarak, tüm imparatorluk topraklarından
insanların buraya gelmeleri teşvik edilmiştir. Bununla da kalmayıp doğrudan
saraya bağlanmış ve Tanzimat a kadar devam eden Şaphaneyi-İdare Amire Müdürlüğü
kurulmuştur.
İmparatorluk devrinde istihsal edilen şapın
deve kervanları ile Avrupa devletlerine sevk edilir, karşılığında da şeker,
kumaş getirilirdi. Bu sevkıyat develerle İzmir bayraklıya getirilir oranda
gemilere yüklenirdi. Bayraklı için önemli olan halen unutulmamış ve halen
Bayraklı da bu günküler anlamını bilmeselerde "ŞAPHANE CADDESİ" bulunmaktadır.
Şaphane halkından Gem Almaz Ali namı
ile tanınan bir kişinin Bulgaristan’da 30 ton şap teslim etmek üzere saray ile
bir mukavele imzaladığı ve mukavele şartlarını yerine getirmediği için
Kütahya’da 2 sene kalebentliğe mahkum edildiği, Kütahya Vahit Paşa
kitaplığındaki bir el yazısından tespit edilmiştir.
Ancak Tanzimattan sonra Şaphane-i
Amire Müdürlüğünün kaldırılarak yerine Bucak müdürlüğü teşkilatının getirilmiş
olması Balkanlardaki istiklal esintilerine karşı sarayın şap sevkıyatını
kesmesi gibi tutumlar, şap ocaklarında ki çalışmaları aksatmış, nihayet1868
tarihinde üretim tamamen durdurulmuştur
1970 yılında modern bir şap
fabrikasının üretime açılmasıyla yurdun çeşitli yerlerinde ve Zeka kağıt
fabrikasına şap sevkıyatı başlamıştır. Bugün Şap Fabrikası, tamamına yakını Vadat
Güngören ve ailesine aittir.
ŞAPHANE'NİN TARİH VE BÜYÜK KÜLTÜR ŞEHRİ OLDUĞU
BİLİNMEKTEDİR. ŞAPHANE BÖLGE MEDRESESİ (ŞAPHANE ÜNİVERSİTESİ ) TÜN DÜNYADA ÜN
SALMIŞTIR. MEDRESE BAŞI ( ÜNİVERSİTE REKTÖRÜ ) ŞAPHANE DOĞRU ÇAM'DA
YATMAKTADIR. BÖLGEYE ADALET DAĞITAN " ŞAPHANE KADILIĞI " MEVCUTTU. OSMANLI
ARŞİVLERİNİN ÖNEMLİ BİR KISMINI, ŞAPHANE KADILIĞI'NIN VERDİĞİ MAHKEME
KARARLARINI KAPSAMAKTADIR. BU BÜYÜK ŞEHRİN GERÇEK TARİHİ BURADA ZAMAN ZAMAN YER
ALMIŞTIR.
ÖZETLE: Osmanlı
İmparatorluğu 14.yy burada şap madeni bulmuş ve bu madeni dışarıya ihraç etmiş,
kendi toprakların da dağıtmış ve kullanmıştır.Bilindiği gibi Osmanlı
İmparatorluğu daha ilk yıllarında burada şap madeni keşfetmiştir.
1405 Şaphane adıyla yerleşim merkezi
kurulmuştur. Buraya İmparatorluk çok ehemmiyet vermiş, her türlü
mükellefiyetten muaf tutarak, tüm imparatorluk topraklarından insanların buraya
gelmeleri teşvik edilmiştir. Bununla da kalmayıp doğrudan saraya bağlanmış ve
Tanzimat a kadar devam eden Şaphaneyi-İdare Amire Müdürlüğü kurulmuştur. Bu
şekilde doğrudan İstanbul bağlanan ilk yerleşim merkezidir. Halen ilçemiz halkı
Birleşmiş Milletler gibidir. Bugün bile bu aileler CENEVİZLİLER,( Çinizliler
) TUNUSLAR, KARADAĞLILAR, TİROLLAR, ÇANKIRILILAR lakapları ile birlikte halen
yaşamaktadırlar. Şiveleri çevreye uymakta daha çok İstanbul Türkçe'si ile
konuşmaktadırlar. Bir önceki nesil, daha arı bir İstanbul Türkçe’sine tam
hakimdi. Yani ilçemiz çok ilginç ve derin tarihi vardır.
Belediye Başkanımız Ramazan
Yeşildeniz, Belediyenin resmi Web Sitesinde Şaphanenin Osmanlı döneminde bir
sancak olarak tarihte önemli bir yeri olduğunu, 1914 yılında Belediye konumuna
geldiğini belirtmiştir. ( Bu belediyemizin 1915 yılında kurulduğu doğru
değildir ve bu tarihe itirazlar vardır. İl seviyesine kadar Şaphane
Belediyesi'nin 18. yüzyıl sonunu doğru kurulduğu, daha gerçekcidir.
Araştırmamlarımız devam etmektedir.......